İş Davalarında Zamanaşımı Süreleri: Hangi Alacak Kaç Yılda Zamanaşımına Uğrar? (2025)
İş hukuku, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen karmaşık ve dinamik bir alandır. Bu alanın en kritik konularından biri de iş davalarında zamanaşımı süreleridir. Zamanaşımı, bir hakkın belirli bir süre içinde kullanılmaması halinde, o hakkın dava yoluyla talep edilebilme yeteneğini kaybetmesi anlamına gelir. Bu durum, hem işçilerin haklarını zamanında aramasını teşvik eder hem de işverenler için hukuki belirsizlikleri ortadan kaldırarak bir güvenlik sağlar.
2025 yılına girerken, iş davalarında zamanaşımı süreleri hakkındaki güncel bilgiler, hem işçiler hem de işverenler için büyük önem taşımaktadır. Zira bu sürelerin doğru bilinmesi, hak kayıplarının önüne geçilmesinin temelini oluşturur. Bu kapsamlı rehberde, hangi işçi alacağının kaç yılda zamanaşımına uğradığını detaylı bir şekilde ele alacak, ilgili kanun maddelerine atıfta bulunarak konuyu aydınlatacağız.
Amacımız, bu konuda bir başvuru kaynağı oluşturarak, okuyucularımızın İş Kanunu, Borçlar Kanunu ve İş Mahkemeleri Kanunu çerçevesinde haklarının ne kadar süre içinde talep edilebileceğini net bir şekilde anlamalarını sağlamaktır. Hukuki süreçlerin doğru yönetimi ve potansiyel mağduriyetlerin önlenmesi için zamanaşımı kurallarının kavranması hayati bir rol oynar.
İşçi Alacaklarında Zamanaşımının Genel Çerçevesi ve Başlangıcı
İşçi alacakları, nitelikleri itibarıyla çeşitlilik gösterir. Bu çeşitlilik, her bir alacak türü için farklı zamanaşımı sürelerinin uygulanmasına neden olabilir. Ancak, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi alacaklarının zamanaşımı sürelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır.
Bu Kanun ile genel olarak işçi alacakları için zamanaşımı süresi beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu düzenleme, 25.10.2017 tarihinden sonra feshedilen iş sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklar için uygulanmaktadır. Kanun koyucu, bu değişiklikle hem hukuki istikrarı sağlamayı hem de uyuşmazlıkların daha hızlı çözüme kavuşmasını hedeflemiştir.
Zamanaşımı süresinin başlangıcı, çoğu zaman alacağın muaccel olduğu tarih veya iş sözleşmesinin fesih tarihi olarak kabul edilir. Bu ayrım, her bir alacak türü için farklılık gösterebilmekle birlikte, genellikle iş ilişkisinin sona ermesiyle birlikte işçi alacakları için zamanaşımı işlemeye başlar. Örneğin, kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacaklar, iş sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte talep edilebilir hale gelir.
Bu genel ilke, ücret alacakları veya yıllık izin ücreti gibi alacaklar için farklılık gösterebilir. Ücret alacakları, genellikle her ayın sonunda muaccel hale geldiği için, zamanaşımı her bir ücret alacağı için ayrı ayrı işlemeye başlar. Bu nedenle, zamanaşımı hesaplamalarında alacağın niteliği ve muacceliyet tarihi büyük önem taşımaktadır.
Kıdem ve İhbar Tazminatında Zamanaşımı Süresi (2025 Güncel Durum)
Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı, işçi alacakları arasında en sık karşılaşılan kalemlerdendir. Bu tazminatlar, iş sözleşmesinin belirli şartlar altında sona ermesiyle işçiye ödenmesi gereken yasal alacaklardır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, bu tazminat türleri için de zamanaşımı süresi netleşmiştir.
Kanun uyarınca, 25.10.2017 tarihinden sonra feshedilen iş sözleşmelerinden kaynaklanan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacakları için zamanaşımı süresi beş yıldır. Bu süre, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Yani, işçi bu alacaklarını iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki beş yıl içinde dava yoluyla talep etmelidir.
Eğer iş sözleşmesi 25.10.2017 tarihinden önce feshedilmişse, o tarihte yürürlükte olan Borçlar Kanunu'nun genel zamanaşımı hükümleri uyarınca on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Ancak, 2025 itibarıyla çoğu yeni davada beş yıllık süre geçerli olacaktır.
Özellikle iş sözleşmesinin feshinden sonra arabuluculuk sürecine başvurulması veya arabuluculuk anlaşması yapılmaması durumunda dava yoluna gidilmesi halinde, bu beş yıllık sürenin titizlikle takip edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, işçi hak kaybına uğrayabilir. İşverenler açısından ise, beş yıllık sürenin dolması, potansiyel bir mali yükümlülüğün ortadan kalkması anlamına gelir.
Ücret, Fazla Mesai ve Yıllık İzin Ücreti Alacakları Zamanaşımı
İş hukuku kapsamındaki diğer önemli alacak kalemleri olan ücret, fazla mesai ücreti ve yıllık izin ücreti alacakları için de zamanaşımı süreleri bellidir. Bu alacakların her biri, farklı nitelikleri gereği kendine özgü zamanaşımı başlangıçlarına sahiptir.
Ücret Alacakları: İşçinin çalışmasının karşılığı olan ücret, genellikle her ayın sonunda ödenir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile 25.10.2017 tarihinden sonra muaccel hale gelen ücret alacakları için zamanaşımı süresi beş yıldır. Bu süre, her bir aylık ücret alacağı için ayrı ayrı, ilgili ücretin ödenmesi gereken tarihten itibaren işlemeye başlar. Örneğin, Ocak 2024 ücreti için zamanaşımı, Ocak 2024 ücretinin ödeme vadesinden itibaren beş yıl sonra dolacaktır.
Fazla Mesai Ücreti: Kanuni çalışma süresinin üzerinde yapılan çalışmalar karşılığında ödenmesi gereken fazla mesai ücretleri de, 25.10.2017 tarihinden sonra muaccel hale gelenler için beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Tıpkı ücret alacakları gibi, her bir fazla mesai alacağı için zamanaşımı, ilgili fazla mesainin yapıldığı ayı takip eden ödeme vadesinden itibaren başlar.
Yıllık İzin Ücreti: Yıllık ücretli izin hakkı, işçinin dinlenmesi amacıyla tanınmış temel bir haktır. Kullanılmayan yıllık izinlerin iş sözleşmesinin sona ermesiyle ücrete dönüşmesi durumunda, bu alacak da zamanaşımına tabidir. Yıllık izin ücreti alacakları için zamanaşımı süresi de beş yıldır ve bu süre, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İşçi, işten ayrıldıktan sonraki beş yıl içinde birikmiş yıllık izin ücretlerini talep edebilir.
Ulusal Bayram ve Genel Tatil (UBGT) Ücreti: Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılması halinde ödenmesi gereken ücretler de ücret alacakları kategorisindedir. Bu alacaklar için de 25.10.2017 sonrası muaccel olanlar için beş yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Her bir tatil çalışması için zamanaşımı, o tatil ücretinin ödenmesi gereken tarihten itibaren başlar.
İş Kazası, Meslek Hastalığı ve Maluliyet Tazminatlarında Zamanaşımı
İş kazası ve meslek hastalığı gibi durumlar sonucunda ortaya çıkan maddi ve manevi tazminat alacakları, genel işçi alacaklarından farklı bir zamanaşımı rejimine tabidir. Bu tür davalar, haksız fiil hükümlerine tabi olup, Borçlar Kanunu'nda yer alan özel zamanaşımı süreleri uygulanır.
Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesi uyarınca, haksız fiilden doğan tazminat istemleri, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat istemi ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü bir fiilden doğmuşsa, bu uzun zamanaşımı süresi uygulanır. İş kazaları veya meslek hastalıkları genellikle TCK kapsamında suç teşkil edebileceğinden, ceza zamanaşımı süreleri devreye girebilir ve bu da sürelerin uzamasına neden olabilir.
Örneğin, bir iş kazası sonucunda işçinin ağır yaralanması veya ölümü halinde, bu durum aynı zamanda taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçunu oluşturabilir. Bu durumda, ceza kanunlarındaki zamanaşımı süreleri (örneğin 8 yıl veya 15 yıl gibi), haksız fiil zamanaşımı süresinin üzerinde uygulanır. Bu durum, mağdurun veya mirasçılarının dava açma süresini uzatarak hak arayışlarını kolaylaştırır.
Meslek hastalığında ise zamanaşımının başlangıcı, hastalığın hekim raporuyla sabit olduğu veya işçinin hastalığı öğrenmesi gereken tarih olarak kabul edilir. Bu tür davalar, özellikle karmaşık hesaplamalar ve delil toplama süreçleri gerektirdiğinden, sürelerin doğru tespiti ve takibi büyük önem taşır.
Zamanaşımını Kesen ve Durduran Haller Nelerdir?
Zamanaşımı, belirli koşullar altında kesilebilir veya durdurulabilir. Bu durumlar, hak sahiplerinin haklarını kaybetmelerini önlemek ve adil bir yargılamayı sağlamak amacıyla hukuk sistemimizde yer almaktadır.
- Zamanaşımını Kesen Haller: Zamanaşımını kesen haller, sürenin o ana kadar işlemiş kısmını sıfırlar ve kesme işleminden sonra zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Önemli kesme sebepleri şunlardır:
- Dava açılması: İşçi alacağı için mahkemede dava açılmasıyla zamanaşımı kesilir. Davanın geri alınması veya reddedilmesi halinde de kesilen süre yeniden işlemeye başlar.
- İcra takibi yapılması: Alacağın icra takibine konulması da zamanaşımını keser.
- Alacağın ikrarı (tanınması): Borçlunun (işverenin) alacağı açıkça veya zımnen tanıması (örneğin kısmi ödeme yapması) zamanaşımını keser.
- Arabuluculuk başvuru ve süreci: İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi alacakları davalarında zorunlu hale gelen arabuluculuk başvurusu da zamanaşımı süresini keser. Arabuluculuk süreci tamamlandığında, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar.
- Hakemin veya hakem kurulunun belirlenmesi: Uyuşmazlığın hakeme götürülmesi de zamanaşımını kesen bir haldir.
Zamanaşımını Durduran Haller: Zamanaşımını durduran hallerde ise, zamanaşımı süresi işlemez. Durduran sebep ortadan kalktığında, zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye devam eder. Bu durumlar genellikle, hakkın kullanılmasına engel teşkil eden zorlayıcı durumları kapsar.
Örnek olarak mücbir sebep halleri verilebilir. Savaş, doğal afetler gibi olağanüstü durumlar, zamanaşımı süresinin işlemesini durdurabilir. Ayrıca, taraflar arasında özel anlaşmalarla da zamanaşımı süresi durdurulabilir. Bu karmaşık hukuki süreçlerde, hesaplamaların doğru ve eksiksiz yapılması, hak kaybının önlenmesi açısından hayati öneme sahiptir. İş mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalar konusunda uzmanlık kazanmak, bu tür durumlarda hem işçi hem de işveren vekili için büyük avantaj sağlar. Bu alandaki bilgi ve becerileri geliştirmek adına İş Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar Sertifika Programı gibi eğitimler, pratik uygulamada karşılaşılacak zorlukların üstesinden gelmede önemli bir yol göstericidir.
Sıkça Sorulan Sorular
İş davalarında zamanaşımı süreleri hakkında merak edilen pek çok soru bulunmaktadır. Aşağıda, en sık karşılaşılan sorulara yanıtlar bulabilirsiniz.
İş davalarında zamanaşımı süresi ne zaman başlar?
Çoğu işçi alacağı için zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olduğu (talep edilebilir hale geldiği) tarihten veya iş sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren başlar. Örneğin, kıdem ve ihbar tazminatında iş sözleşmesinin fesih tarihi, aylık ücret alacaklarında ise ilgili ücretin ödenmesi gereken tarih başlangıç kabul edilir.
Zamanaşımı süresi dolduktan sonra dava açılabilir mi?
Zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılan davalarda, karşı taraf (işveren veya işçi) zamanaşımı def'inde bulunursa, mahkeme alacağın esasına girmeden davayı reddeder. Bu durumda, talep edilen hak var olsa bile, dava yoluyla elde edilmesi mümkün olmaz. Bu nedenle sürelerin dikkatle takip edilmesi gerekmektedir.
Arabuluculuk süreci zamanaşımını etkiler mi?
Evet, iş davalarında dava şartı arabuluculuk müessesesi, zamanaşımı süresini etkiler. Arabuluculuğa başvuru yapılmasıyla zamanaşımı süresi kesilir. Arabuluculuk sürecinin anlaşma ile veya anlaşmama ile sona ermesinden sonra, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Bu durum, işçiye haklarını aramak için ek süre tanır.
İş davalarında zamanaşımı süreleri, hukuki süreçlerin temel taşlarından biridir. Bu süreleri doğru bilmek ve takip etmek, hem işçilerin haklarını koruması hem de işverenlerin hukuki belirsizliklerden kaçınması için vazgeçilmezdir. Özellikle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile getirilen beş yıllık zamanaşımı süresi, 2025 yılında da işçi alacakları davalarında ana kural olmaya devam edecektir.
Her bir alacak türü için farklı başlangıç tarihlerinin olması, konuyu daha da karmaşık hale getirmektedir. Kıdem, ihbar, ücret, fazla mesai ve yıllık izin ücreti alacaklarında fesih veya muacceliyet tarihi kritik öneme sahipken, iş kazası ve meslek hastalığı tazminatları haksız fiil ve ceza zamanaşımı kurallarına tabi olabilmektedir. Zamanaşımını kesen ve durduran haller ise, hak sahiplerine ek süreler sağlayarak adil bir yargılamanın önünü açar.
Bu nedenle, iş hukuku uyuşmazlıklarında zamanında ve doğru adımlar atmak, olası hak kayıplarının önüne geçmek için büyük önem taşır. Konuyla ilgili herhangi bir tereddütte veya karmaşık bir durumda, mutlaka konusunda uzman bir avukattan hukuki danışmanlık alınması tavsiye edilir.
Bu karmaşık hesaplamalarda uzmanlaşmak ve kariyerinizde bir adım öne geçmek için Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nin hazırladığı İş Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar Sertifika Programı'na katılarak kendinize yatırım yapın. Hemen başvurun, uzmanlığınızı kanıtlayın!